Posts

Es werden Posts vom Juni, 2018 angezeigt.

Seçim Sonuçlarından Çıkarttıklarım

Bild
Türkiye seçimini yaptı. Ülkenin yönetim şekli tamamen değişti. Yeni bir devir başladı. Almanlar, die Zeit wird siegen (Zaman kazanacak!) der; geçip giden zaman içinde ülke olarak neler kazanacağımızı ve neler kaybedeceğimizi yaşayarak göreceğiz. Ancak yine de seçim sonuçlarına dair bazı değerlendirmeler yapmak mümkün. Sade bir vatandaş olarak seçim sonuçlarına dair yaptığım okumalardan şunları çıkarttım: 1. Recep Tayyip Erdoğan, 2002 yılında milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olmayan bir siyasetçi olarak çıktığı yolun sonunda, artık Türkiye'nin yönetimini tamamen ele geçirmiştir, bütün yetkileri kendinde toplamayı başarmıştır. Yeni sistemde, hiçbir denge ve denetleme mekanizması yoktur. Ülke, tamamen bir tek kişinin insafına terkedilmiştir. Bundan sonra, Türkiye'nin en üst mahkemesi bir faninin vicdanından ibarettir. 2. Akp, seçimin kaybedenlerindendir. Akp zihniyeti tamamen iflas etmiştir. Akp'nin varlığı artık sadece Tayyip Erdoğan'ın varlığıyla

Seçimi Kim Kaybetti?

Bild
Türkiye, tarihinin en önemli seçimlerinden birini geride bıraktı. Seçim sonrasında siyasi parti liderlerinin değerlendirmeleri şöyle: Recep Tayyip Erdoğan: 24 Haziran seçimlerinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını Allah'tan diliyorum. Seçimlerin gayriresmi sonuçları belli olmuştur. Buna göre, milletimiz şahsımıza cumhurbaşkanlığı vazifesini ve yürütme görevini tevdi etti. Aynı şekilde Cumhur İttifakı'na ve AK Parti'ye Meclis çoğunluğunu vermek suretiyle yasama görevi konusunda da çok büyük bir sorumluluk yükledi. Devlet Bahçeli: Birinci stratejimiz, partimizin TBMM’de denge ve denetleme görevini ifa edebilmesi amacıyla güçlü bir grup kurmasıydı. İkinci stratejimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesiydi. Çok şükür, iki stratejik hedefimiz de gerçekleşmiştir. Muharrem İnce: Aynı kararlılıkla bugünden itibaren çalışmaya devam edeceğimi bütün milletimize duyurmak istiyorum, söz veriyorum. Ben kor

Metin Balkanlıoğlu'nu Nasıl Biliriz!?

Bild
Cübbeliydi. Sarıklıydı. Sakallıydı. Saray soytarısıydı. Ucuz nutuklar atardı. Elini kolunu rakkaseler gibi kıvırarak türlü pozlara bürünür, camii kürsülerinden vaazlar ederdi. Kaşı-gözü ayrı oynardı konuşurken. Kendi mahallesinden olmayan kim varsa saldırırdı, alay ederdi, lakap takardı, hedef gösterirdi. Üslubunda bir din aliminin nezahetinden eser yoktu. Kalbini dine ısındırdıklarından çok dinden soğuttuğu vardı. Kindardı; halkın arasına nifak sokmaktan geri durmazdı. İftiracıydı. Hazımsızdı. Militandı. * Milletin parasını evindeki ayakkabı kutularına istifleyenlere çıt çıkarmadı. Peygamber kibre kapıldı, diyenlere ağzını açmadı. Bakara-makara diye Kur'an'la alay edenlere ses etmedi. İsrafa, şatafata gömülen sözümona müslümanlara had bildirmedi. Dibine kadar batmıştı siyaset çamuruna. Kendi saflarından çıkan zalimleri alkışlamaktan avuçları patladı. Suç şahsidir, diyemedi. Çocuklar masumdur, diyemedi.  Filistin'e, Arakan'a ağ

Haydi! Bizimle Yuvarlan Türkiye

Bild
Seçim çalışmalarının başladığı ilk günlerde, üzerindeki kem gözlerin etkisiyle olacak, Reis'te birdenbire hasıl olan tutukluk, milli menfaatlerimizi önceleyen, dini bütün-kalbi selim vatandaşlarımızda endişeye sebep olmuştu. Milletimizin has evlatları bile 'Reis hakikaten doğru-düzgün bir vaatte bulunamıyor' nev'inden itale-i kelama başlamıştı. Aklı hür, vicdanı hür ve sarsılmaz iman sahibi akil insanlar ise homurdananları teskin etmeye çalışıyordu: Ne yapsın Reis, diyorlardı:  Avrupa'nın Amerika'nın hayal bile edemediği köprüler, yollar, barajlar, havalimanları yapılmadı mı? CHP zihniyetinin sebep olduğu tuvalet pahalılığı giderilmedi mi; hatırlayın 1 milyona gidiyorduk def-i hacet eylemeye yahu? Hastalarınızı kızağa bindirip köpeklerle çekiyordunuz, şimdi dört tekerlekli ambulanslar kapınıza gelmiyor mu? Eskiden hastane yoktu, doktor yoktu! MR, endoskopi, kolonoskopi, ultrasyon nedir, bilmezdiniz! Hepsini AKP getirmedi mi? Reis'ten

Tayyip Erdoğan'a Neler Oluyor Böyle?!

Bild
Recep Tayyip Erdoğan, siyasi hayatının en bıçak sırtı seçimine giriyor. On altı yıldır ilk defa, göstergeler bu denli aleyhinde. Ve Tayyip Erdoğan hiçbir dönemde olmadığı kadar sönük, donuk ve yorgun. Seçmen bu kez hiç alışkın olmadığı bir Tayyip Erdoğan görüntüsüyle karşı karşıya; rakipleri tarafından miting meydanlarında aleni olarak ezilen, güven vermekten uzak, gelecek vaadi olmayan bir Erdoğan bu. Elinde tuttuğu devlet gücüne, hükmettiği koskoca bir medya imparatorluğuna, taht-ı tasarrufundaki müthiş paraya rağmen tutunamıyor, seçmeninde heyecan hasıl edemiyor. Üst üste gaflar yapıyor, Türkiye'nin siyasi tarihine geçecek dil sürçmeleri yaşıyor ve sık sık hafızasının azizliğine uğruyor. Birkaç misal arzedelim: Isparta'da şehre üniversiteyi kendisinin getirdiğini söyledi meydanda, halbuki Isparta'ya üniversiteyi 1992 yılında Süleyman Demirel'in kurduğunu bilmeyen yoktu. Aslında bu Erdoğan'ın kurulan üniversitelerle ilgili ilk gafı değildi. Erdoğan

İNANIRIZ

Bild
Damad-ı Şahane Berat Albayrak Hazretleri, muhterem kayınpederine duyulan güveni tebarüz ettirmek sadedinde buyurmuşlar ki: Halkımız, sayın cumhurbaşkanımız aya dört şeritli yol yapacağız derse ona bile inanırız, diyor. Bakan Bey'in bu açıklaması kamuoyunun bir kesiminde şaşkınlıkla karşılanmış. 'Yok artık o kadar da değil' gibisinden tepki izhar edenler az değil.  Halbuki nelere inanmadık efendim, neleri coşkuyla alkışlamadık: Şimon Peres'e 'one minute ulan, senin yaşın kaç? Yaşından başından utan, bir ayağın çukurda' dedi tüylerimiz diken diken oldu, gururlandık. Otuz dakika sonra, tepkim moderatöreydi, İsrail halkına ve sayın Peres'e değil, dedi; hoppalaaa, dedik. Tam o sırada birisi bir mehter verdi; kandık.  Benim başörtülü bacımı deri pantolonlu, üstü çıplak eşkiyalar güpegündüz kırbaçladı, üzerine def-i hacet etti, dedi, inandık. Camii de içki içtiler, dedi; kafirlerin bunu yaptığından şüphe dahi etmedik. Önümüzdeki cuma görüntüler