Tayyip Erdoğan'a Neler Oluyor Böyle?!



Recep Tayyip Erdoğan, siyasi hayatının en bıçak sırtı seçimine giriyor. On altı yıldır ilk defa, göstergeler bu denli aleyhinde. Ve Tayyip Erdoğan hiçbir dönemde olmadığı kadar sönük, donuk ve yorgun. Seçmen bu kez hiç alışkın olmadığı bir Tayyip Erdoğan görüntüsüyle karşı karşıya; rakipleri tarafından miting meydanlarında aleni olarak ezilen, güven vermekten uzak, gelecek vaadi olmayan bir Erdoğan bu. Elinde tuttuğu devlet gücüne, hükmettiği koskoca bir medya imparatorluğuna,
taht-ı tasarrufundaki müthiş paraya rağmen tutunamıyor, seçmeninde heyecan hasıl edemiyor. Üst üste gaflar yapıyor, Türkiye'nin siyasi tarihine geçecek dil sürçmeleri yaşıyor ve sık sık hafızasının azizliğine uğruyor.

Birkaç misal arzedelim:


Isparta'da şehre üniversiteyi kendisinin getirdiğini söyledi meydanda, halbuki Isparta'ya üniversiteyi 1992 yılında Süleyman Demirel'in kurduğunu bilmeyen yoktu. Aslında bu Erdoğan'ın kurulan üniversitelerle ilgili ilk gafı değildi. Erdoğan yıllar önce, Başbakan sıfatıyla Zonguldak'ta yaptığı konuşmada da Akp'nin iktidara gelmesinden on yıl önce açılan Karaelmas Üniversitesi'ni sahiplenmiş ve halka "Karaelmas Üniversitesi'ni kim kurdu? 2007'de biz kurduk. Zonguldak'ta üniversite var mıydı?" şeklinde seslenmişti.

https://youtu.be/RbmuN7RG5_4

***
Seçim kampanyası çerçevesinde verdiği iftarda Muharrem İnce'ye laf sokuşturdu. İkinci Ordu Komutanı, iştiyakla alkışladı. İnce, bu general siyasete bulaşmıştır, onun apoletlerini sökeceğim, şeklinde sert tepki gösterince Erdoğan paşasını savunma ihtiyacı duydu ancak dili sürçtü:
"Ben onun da paşasıyım. Anayasaya göre şu anda ben hepsinin paşasıyım. Ama bu cahil bunu da bilmiyor ki?" deyiverdi.

https://youtu.be/RWQVN5hYcs8

***
Tarsus'ta "Zamanında komünistler birinci köprüyü satmaya kalkıştı, Özal satamazsınız dedi" iddiasında bulundu. Bu Türk siyasi tarihinde eşine az rastlanan bir gaftı. Çünkü Turgut Özal'ın Boğaz Köprüsü'nü satmak istemesi meşhur bir vak'adır ve rahmetli bu çıkışından dolayı sağlığında epeyce eleştirilmiştir. Özel mülkiyete karşı olan komünistlerin köprüyü satmak istediğini öne sürmek ise akıllara zarar. 

https://youtu.be/ti5aGFhP0i4

***

Konuşma yaparken kullandığı prompterin arızalanması üzerine hazirunun önünde tam bir dakika sessiz kalması o çok övülen hatipliğini tartışmaya açmışken Mersin Mitingi sonrasında katıldığı canlı yayında da gazeteciler tarafından kendisine sufle verildiği anlaşıldı. Cumhurbaşkanı yeni miting yaptığı Tarsus ve Mersin'i hatırlayamıyor, karşısında soru soran gazeteci, sessizce 'Mersin, Tarsus' diye hatırlatma yapıyordu

https://youtu.be/A1T5-0b9EH4

Mezkur programda cumhurbaşkanı, şehir hastanelerinden bahsederken halka açıkça hastalık vaadetmekten de geri durmadı:
"Proje bizim işimiz. Avrupalı buraya gelsin. Tek derdimiz kalite sahibi doktorlarımızı artırmak. Onları artırdığımızda bu hastanelerin müşterisi çok daha artacak. Şu an bile vatandaşlarımız buraya geldiğinde o kadar mutlu oluyor ki. Gidiyorum, gözleri doluyor."

***

Saray’da 47. kez düzenlenen iftarlı Muhtarlar Toplantısı’nda ise şunları kaydetti: “Ben 75 öğrencili sınıflarda okuduğum zaman, tek partili dönemdi, yani CHP’nin iktidarda olduğu dönemdi.”
Halbuki Erdoğan 1954 senesinde doğmuştu. Türkiye, 1946 yılında çok partili sisteme geçmiş ve CHP 1950'de iktidarı kaybetmişti. Reis-i Cumhur okula başladığında tek partili dönemin yerinde yeller esiyordu.

***

Tayyip Erdoğan, Türkiye ekonomisi rayından çıkmış durumdayken kendisinden etkili adımlar bekleyen seçmenini Hatay'da da hayal kırıklığına uğrattı; Millet Kıraathaneleri açacağız, dedi. Ve açıklık getirdi:
Millet kıraathaneleri kuracağız. Şimdi bunu tabii Bay İnce yanlış anlayabilir. Millet kıraathanesi deyince, iskambil oyunlarının oynandığı yer anlayabilir. Bay Muharrem, öyle değil, burası tamamen kitaplarla dayalı döşeli kütüphane ve içeride keki, çayı, kahvesi olacak ve burada gençlerimiz, yaşlılarımız gelecek ve kitabını alıp okuyacak.”
Zaten Erdoğan'a göre ekonomide sorun yoktu. Bu konudaki fikirlerini tuvalet fiyatları üzerinden ifade etmiş, her evde buzdolabı olmasını bile gelişmişlik olarak sunmuştu.

İşte sözleri:

"Tuvalete 1 milyon liraya gidiyorduk, nasıldı o günler. 6 sıfırı attık, 1 milyonluk tuvalet 1 liraya düştü. Mesele bu. İş bilenin, kılıç kuşananındır.”

https://youtu.be/t7vadXn2aS0

"Konuşuyorlar ekonomide şöyle oldu böyle oldu. Dinleyin dinleyin, bay Kemal burayı da iyi dinle. Sizin otomobile motomobile kafanız basmaz. 2002 yılında 91 bin adet otomobil satılan Türkiye’de, geçtiğimiz yıl 723 bin otomobil satıldı. Buzdolabı satışı neydi? 1 milyon 88 bin. Nereye çıktı? 3 milyon 107 bine yükseldi. Demek ki fakir fukara değil, eğer her eve buzdolabı giriyorsa demek ki bir refah seviyesi var. Otomobiller giriyorsa bir refah seviyesi var."
Cumhurbaşkanının Millet Kıraathaneleri Projesi'ni açıkladığı sırada, Abd'de, ALIAS adıyla geliştirilen robotun Boeing 737 tipi yolcu uçağını tek başına uçurup indirebildiği konuşuluyordu.

https://youtu.be/om18cOWFL3Q

***

Tayyip Erdoğan'ın geldiği nokta,  on altı yıllık mutlak iktidarın sahibini nasıl da yıprattığını gözler önüne seriyor. Sözü tükenmiş, dermanı kesilmiş bir lider var karşımızda. Metal yorgunluğunu ete kemiğe bürünmüş olarak Erdoğan'da seyrediyoruz. Kin, öfke, zulüm, ihtiras, şatafat, mütemadiyen sıkılı yumruklar, insanı yiyip tüketiyor gerçekten; bakıp ibret almak lazım.

Yalnız Muhalif

Kommentare

Beliebte Posts aus diesem Blog

MUTLAKA SEYRETMENİZ GEREKEN 12 FİLM

Stefan Zweig Neden İntihar Etti?